RÖPORTAJ: SERDAR SÖZKESEN
“Maalesef bu süreç biraz can yakıcı. Hayatını kaybeden kişilerin ailelerine sabır diliyorum, tüm sağlık çalışanlarına da teşekkür ediyorum. Karantina dönemi benim için verimli geçiyor aslında. Aynı zamanda çok yakın arkadaşım olan fizyoterapistimle aynı evdeyim. O yüzden egzersizlerimin hepsini bir uzmanın gözetimi altında yapıyorum, ki bu çok büyük bir avantaj. Kondisyonerimin verdiği bir program var, onu uyguluyorum. Onun haricinde senelerdir bu işi yaptığım için artık kendi kendime antrenman yapabiliyorum :) Tabii ki fiziksel aktivite harici zihinsel olarak da kendimi motive etmeye gayret ediyorum. Sürekli motivasyon konuşmaları dinliyorum ve uygulamaya çalışıyorum.
Bilgisayarımda yeni bir sayfa oluşturdum ve çeşitli yazılar yazıyorum. Puzzle yapıyorum, arkadaşlarımla görüntülü görüşüyorum, kitap okuyorum, müzik dinliyorum. Bunların haricinde geçen hafta çok sevdiğim bir ekiple birlikte çok güzel bir proje gerçekleştirdik. Çocukları motive edebilmek için onları video konferans uygulaması üzerinden idolleriyle buluşturduk. Katılım çok kalabalıktı ve sıcakkanlı bir proje oldu. Tüm çocuklar çok mutlu oldu, bu yüzden ben de aşırı keyifliyim :)
Tenisin en erken eylül ayında geri dönebileceğini düşünüyorum. Çünkü tenis çok global bir spor. Turnuvalar dünyanın her yerinde oluyor ve dünyanın her yerinden tenisçiler geliyor. Bu yüzden tenisin en son başlayacak sporlardan biri olduğunu düşünüyorum. Bir de bu virüs tamamen bittikten sonra bir süre antrenman için zaman vermeliler. O yüzden erken başlama konusunda pek iyimser olamıyorum maalesef.
Sürecin en kötü yanlarından biri de ekonomik sıkıntılar. Çünkü bizim düzenli bir gelirimiz yok maalesef. Turnuvalardan ne kazanırsak o. Neyse ki kulübümden aldığım belli bir destek var. O yüzden hayatımı bir şekilde devam ettirebiliyorum. Ama herkeste bu şans yok ne yazık ki. ITF’in sıralaması 250-700 arası olan oyunculara belli bir ücret vereceği tartışılıyor. Umarım bu gerçek olur da herkes rahat bir nefes alır. Tenisçiler bence bu kadarını hak ediyor. Çünkü herkes çok büyük fedakârlıklarla bu sporu yapıyor.
Her şey düzeldiğinde kesinlikle hijyen ortamı arttırılacak. Hatta ITF, turnuvaları düzenlerken yüksek hijyen şartları getirecektir ki, olması gereken bu bence. Biz de buna göre turnuvalara gitmeye başlayacağız gibi geliyor. Bence artık herkes daha temiz ülkelerde turnuva oynamak isteyecektir. Turnuvalar ilk başladığında seyircisiz oynanabilir. ITF seviyesindeki turnuvaların her maçı canlı yayınlanmaya başlanabilir. Bundan sonra fazlasıyla dijitalleşeceğimizi düşünüyorum. Geleceği öngörmek zor tabii ama tahminlerim bu yönde. Bu virüs bittikten sonra hayat ne yöne doğru gidecek merak ediyorum açıkçası. Heyecanla bekliyorum…”