1. Anasayfa
  2. KORT DERGİSİ

Yılmaz Sağlık: Tutku…

Yılmaz Sağlık: Tutku…
0

Uzun zamandır Türkiye Tenis Federasyonu Tenis Eğitim Merkezi’nin içinde yer alan İstinye Tenis Kulübü’nde antrenörlük yapan Yılmaz Sağlık’a göre antrenörlük kademelerinin denetlenmesi Türk antrenörlerinin önünü açacak… Sağlık, tenise nasıl başladığından; Türk tenisi ve Türk antrenörlerinin yaşadığı sıkıntılara kadar önemli bilgileri Kort Dergisi okuyucuları için anlattı.

RÖPORTAJ VE FOTOĞRAFLAR: SERDAR SÖZKESEN

– Öncelikle Yılmaz Hoca kimdir ve tenisle nasıl tanıştığını öğrenelim…

– 1980, Sivas doğumluyum. Üçüncü kademe tenis antrenörüyüm. Aynı zamanda Tenis Federasyonu’na bağlı olarak başhakemlik de yapmaktayım. Marmara Üniversitesi, BESYO – Uzmanlık Tenis Antrenörlük mezunuyum. Tenis ile ilk olarak 1993 yılında TED Spor Kulübü’nde tanıştım. 1998 yılında ilk antrenörlük kariyerime yine TED’de başladım ve yaklaşık 10 sene devam ettim. Daha sonra İstanbul Tenis Kulübü, Enka Spor Kulüpleri’nde devam eden antrenörlük kariyerime şu an İstinye Tenis Kulübü’nde devam etmekteyim.

– Türk tenisini nerede görüyorsun?

– Türk tenisi, tenise başladığım dönemin çok üstünde bir ivme yakaladı. Kulüp ve antrenör sayısının artması, çocuklarda tenise başlama yaşının öne çekilmesi ile birlikte oyuncu sayılarının da artış göstermesi, ülkemizde yapılan ulaslararası birçok turnuvanın her yaş kategorisinde giderek fazlalaşması, ulusalararası hakem sayımızın bolluğu… Bunların hepsi tenisimiz adına altın değerler olarak çıktı karşımıza…

Fakat bunlar yeterli mi derseniz, yeterli olduğunu düşünmüyorum. Turnuvalarda daha çok ay yıldızlı oyuncular görmemiz, Türk tenisi adına daha iyi olacaktır. Sonuç olarak en önemli gösterge; ilk 100 hatta ilk 50’de oyuncu sayımızın daha fazla olması ve Türk tenisinin uluslararası arenada isminden daha çok söz ettirmesi gerekmektedir.

– Sadece iyi bir antrenörle oyuncunun başarılı olacağını düşünüyor musun?

– Başarı dediğimiz şey, sadece antrenörle olacak bir durum değildir. Bu, iki tarafın da azmi ve çalışmasıyla birlikte ilerleyiş kat ederek başarıya ulaşılabilir. Fakat disiplin, düzenli çalışma azmi, doğru bir antrenman programıyla birlikte başarıya ulaşmak daha kolay olacaktır.

– Söz antrenörlükten açılmışken, antrenörlerin yaşadığı en önemli sorunlar nelerdir?

– Türkiye’de tenis antrenörünün pek çok problemi vardır; fakat en başta gelen problem, Türkiye’deki tenis antrenörlüğünün tam anlamıyla profesyonelleşememesidir. Bunun sebeplerinden biri de antrenörlük kademelerinin doğru bir şekilde kulüpler ve federasyon tarafından tam anlamıyla doğru bir şekilde denetlenmiyor olmasından dolayı..

Birçok basarılı tenis antrenörümüz maalesef ki performans tenisinden uzaklaşmak zorunda kalıyorlar. Bunun öncelikli sebebi, kulüplerin antrenörlerimize göstermiş olduğu yanlış tutumdur. Hem maddi hem manevi olarak yeterli saygıyı göremeyen antrenörlerimiz de özel derslere kayarak kendilerini performans tenisinden uzaklaştırmış oluyorlar. Umarım ilerleyen zamanlarda antrenörlerimiz daha saygın bir şekilde görevlerinin başında yer alırlar.

– Bir antrenör gözüyle oyuncuların eksik yanlarını senden dinleyelim…

– Bu konuyu birkaç maddede özetlemek mümkün… Ülkemizde spor yapılanması çok düzensiz bir şekilde olduğu için tenise başlayan çocuklar da motor becerileri tam anlamıyla gelişmeden spora yönlendiriliyor… Tenisin yanında kondisyon antrenmanlarının önem görmemesi, okullarda spor eğitiminin doğru bir şekilde yapılmaması ve hangi spora yönlendirileceği konusunda yapılan hatalar ilerleyen süreçte oyuncuları zorlayan etkenler olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında okul sonrasındaki zaman aralıklarında öğrencilerin yeteri kadar antrenmana zaman ayırmaması, ilerleyen yaşlarda daha büyük zorluklar olarak karşılarına çıkıyor.

– Efsane antrenör Can Üner’in ismi kulübünüzde ölümsüzleşti ve bir kortunuzda ismi verildi. Bu konuda neler söylemek istersin?

– Türkiyede tenise adanmış çok fazla isim yoktur. Düşündüğüm zaman benim aklıma gelen ve şu anda aramızda olmayan değerlerden Osman Kermen, Prof. Dr. Behbut Cevanşir ve Can Üner… Bu isimler benim için tenisine hizmet eden en büyük gizli kahramanlardır. 3 isim de ülkemizi dünyada başarıyla temsil etti.

Can için ayrı bir parantez açmak gerekirse, Türkiye’de herkesin Can ile bir anısı vardır. Onun tenis yaşantısı bizim için özlemle anacağımız çok değerli anılardır.

– Geçmişte unutamadığın bir anını sorsam…

– Bir tenis antrenörü olarak ilk raketi eline verdiğiniz öğrencilerinizin ilerleyen yaşlardaki başarıları her zaman unutulmaz anlılar içerir. Oynadığı finaller, kazandığı – kaybettiği maçlar her zaman unutulmaz bir anı olarak zihinlerimizde kalıyor, yıllar geçse de o maçlar sonrasında hatırlanıyor.

– Tenisi tam olarak hayatının neresine koyuyorsun?

– Tenis, benim hayatımın vazgeçilmez noktalarından biri. Korta girdiğim ilk andan itibaren vazgeçemediğim bir tutkum. Korta girmek, dışarda geçirdiğim vakitlerden çok daha iyi hissettiriyor. Öğrencilerimle olan paylaşımlarım, kort dışında da keyif vererek devam ediyor.

Oyunculuk anlamında da nadiren senyör turnuvalarında oynuyorum. Genel olarak sporcularımın maçlarını izlemek benim için daha keyifli oluyor.

Turda en beğendiğin oyuncular kimler?

– WTA’de Iga Swiatek uzun süre kendinden söz ettirecek bir oyuncu… ATP’de ise Carlos Alcaraz ve Holger Rune, izlemekten en keyif aldığım oyuncular arasında.

 *: Bu röportaj ilk olarak Kort Dergisi’nin 45. sayısında (Mayıs – Haziran 2023) yayımlanmıştır.

Bu Habere Tepkiniz Ne Oldu?
  • 5
    be_endim
    Beğendim
  • 1
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir