Sizlerle, okuduğumda çok etkilendiğim bir gerçek hikayeyi paylaşmak istiyorum… Bir genç kızın, babasına yakarışı, sesini duyurmak için yalvarışı adeta…
Nilüfer Kaptana / Tennis Stop Marka Direktörü
*: Bu yazı ilk olarak Kort Dergisi’nin 59. sayısında (Mayıs 2025) yayımlanmıştır.
”Canım babam,
Sana simdi söyleyeceklerim benim için çok zor. O kadar zor ki, gözlerinin içine bakıp, anlatmak istediklerimi dile getiremiyorum. Sanırım korkuyorum. Belki de böylesi daha iyi. Belki bu sekilde beni gözlerinle dinlersin, çünkü bir türlü sesimi duymuyorsun. Belki de sadece görmek istedigini görüyorsun. Beni, olmam için zorladığın şampiyon bu aslında.
Baba, beni dinliyor musun?
Benim için en iyisini istediğini biliyorum. Bana gönderdiğin bütün mesajların, beni daha iyi bir oyuncu yapmak için olduğunu da biliyorum. Ama baba, iletisim sadece mesaj vermek degil, aynı zamanda karşısındakinden gönderdiği mesajları alabilmektir.
Baba, beni dinliyor musun?
Yüzüme bak! Hiç neşe yok. Her zaman sinirli ve gerginim. Ama yine de, haftalarca turnuva üstüne turnuva oynamaya devam ediyorum. Üzgünüm… Çaresizim… Neden bunu göremiyorsun ? Neden hiç fark etmiyorsun ? Başkaları ile yarışmaktan nefret ediyorum. Her antrenmanı protesto ediyorum ama sen yine de gitmem için beni zorluyorsun. “Daha sert olmalısın, daha mükemmel oynamalısın!” diye emirler yağdırıyorsun… Ama baba, ben mükemmel değilim, sadece normal olmak istiyorum.
Baba, beni dinliyor musun ?
Çok mutsuzum ve kafam karışık. Senin istediğin hayatı yaşamam için beni zorladığını hissediyorum, bu benim istediğim hayat değil. Seni seviyorum, seni üzmek istemiyorum. Çok üzgünüm, lütfen beni affet ama daha fazla tenis oynamak istemiyorum…
Baba, beni dinliyor musun ?
Sevgiler, Sasha“
…………..

Ailenin Önemi
Madalyonun diğer yüzüne de bakacak olursak, çocuklarımızı hayatlarının zor ve kararsız evrelerinde hafifçe arkalarından iteklemek doğru mu? KESİNLİKLE!! Kendi rahat alanlarından dışarı çıkmak, devam edemediklerinde ayağa kalkmak için, ailesinin veya antrenörünün zorlaması, desteği olmadan meydana gelmiş bir tane bile şampiyon yoktur…
Her ailenin çocukları ile ilgili farklı prensipleri, hedefleri ve hayalleri olduğu muhakkak… Ama çocukları yukarıdaki yakarışların yükseldiği noktaya getirmeyi de eminim hiçbir aile istemez. Bazen onlar için en iyisini yaptığımızı düşünmek, her zaman doğru olduğu anlamına gelmez. Ne mi yapmak gerekiyor? Sadece onları dinleyin…
Mektubu aldıktan sonra Sasha’nın babası bir ay boyunca tenise ara vermeleri kararını aldı. Raketleri kaldırdı, evde tenisten hiç bahsedilmemesini sağladı. Eğer Sasha konuyu bir daha hiç açmazsa, demek ki gerçekten tenisi bırakmak istiyordu. Ama eğer, tenis onu geri çağırmaya başlarsa, tekrar oynamaya başlaması doğru sebeplerden dolayı olacaktı. Herşey tercihlerden ibaret çünkü.
Pro Tour seviyesindeki oyuncular arasında yapılan bir araştırmada; oyuncular, genel gelişimlerimdeki en büyük etkeni aileleri olarak belirtmişlerdir…

Güven ve sevgi başarıyı getirir
Sasha’ya hayatında tenis dışında başka şeyler ile zaman geçirmek şansı verildiğinde, kendisine neyin daha uygun olduğuna karar vermek onun tercihi olmalıydı. On gün sonra Sasha sıkıntıdan çılgına dönmek üzereydi. Babasının yanına gidip, ertesi gün bir kaç topa vurmak istediğini söyledi. O günden sonra, son bir kaç ay içinde Sasha, iki tane ulusal şampiyonluk kazandı…
Aile; bir çocuğu şekillendiren, karakterini oluşturan en önemli etkendir. Tecrübeli bir antrenör, teknik antrenman, vuruşlarının gelişimi ve güç, performans konusunda çok önemli ve destekleyicidir. Ancak hiçbir zaman çocuğunuzun en önemli öğretmeni olan sizlerin gücünü hafife almayın.
Tenisçi ailesinin görevi, güvenli ve sevgi dolu bir ortam yaratmaktır. Bu şekilde ancak, çocuğun fiziksel, mental, duygusal ve ruhen büyümesini sağlanır. Çocuğunuzun kort içinde veya kort dışındaki başarısı, ailesinin desteği ve doğru dugusal yaklaşımı ile mümkündür…
